Dokuz Eylül Üniversitesi DAUM Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir depremi sonrası önemli açıklamalarda bulundu.
Samos fayının kırılması ile meydana gelen ve İzmir’de yıkıcı etkileri olan depremi değerlendiren Sözbilir, İzmir’i etkileyecek faylarda çalışmalar yapıldığını, hangi fayın ne kadar sürede deprem üretebileceğinin anlaşılmasından sonra deprem master planının hazırlanması gerektiğini belitti. İzmir çevresinde ana şoktan etkilenebilecek fayların bulunduğunu ifade eden Sözbilir, “Seferihisar, Tuzla, Gülbahçe, Gümüldür ya da Kuşadası’ndaki faylar bu sistemden etkilenme derecesine sahip olan faylar ama bizim faylarımız 11 gün önce oluşan depremlere yanıt vermiş değil, tetiklenmiş değil. Tetiklenme ihtimali olan çok fay var ama tetiklenmiş fay niteliği olan faylar, sadece denizde olan faylar diyebiliriz. Özellikle Batı AnadolU, İzmir ölçeğindeki faylarımız genellikle tembel faylardır. Enerjiyi hemen aktarıp hemen depreme neden olan faylar değil. Buradaki faylar; bin, 2 bin, 5 bin yılda bir kere yıkıcı deprem üreten faylardır. Buradaki problem şu; biz bu fayların geçmiş dönemlerini çok fazla bilmiyoruz. En son neden deprem üretti, bu fayların üzerinde ne zamandan beri stres birikti, o konudaki çalışmalar çok yeni. Henüz sonuçlanmadığı için tehlike var diyebiliriz ancak bizim faylarımız depreme hemen karşılık verip tetiklenerek deprem üreten faylar değil” diye konuştu.
“Deprem, bizim herhangi bir fayımızdan oluşmadı”
İzmir’i doğrudan etkileyecek çok sayıda fay olduğunu vurgulayan Sözbilir, “Bunlardan en önemlileri Gülbahçe fayı, Yağcılar fayı, Seferihisar fayı, Tuzla fayı, Gümüldür fayıdır. Depremin merkezine en yakın faylar Gümüldür ve Tuzla fayları. Bunları dikkatli incelemek gerekiyor. 11 gün önce meydana gelen deprem, bizim herhangi bir fayımızdan oluşmadı. ‘Beklenilen deprem değildi’ denmesinin sebebi; bu faylardan birinin ürettiği bir deprem olmamasıydı” ifadelerini kullandı.
“Deprem master planı ve kentsel dönüşüm”
Karada ve denizde fayların bulunduğunu, şu anda büyük bir depremin artçılarını yaşadığımızı kaydeden Sözbilir, şunları söyledi:
“Bu artçılar, belli bir zaman sonra enerjisini başka bir faya aktaracak, orada gerilim oluşturmaya başlayacak ancak bunlar süreç gerektiren şeyler. Bizim, yaşanan depremden dersimizi alıp kendimizi bir sonraki depreme hazır hale getirmek. Bunun adı da deprem master planı ve kentsel dönüşümdür.”
“Bir çeşit deprem fırtınası”
Sözbilir, 30 Ekim’de meydana gelen depreme ilişkin şu bilgileri verdi:
“Samos fayı kırıldı. 40 kilometre uzunluğunda bir fay kırıldı ve 6.9 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Artçı depremler 3 bini geçmiş durumda. 40 kilometrelik Samos fayının hemen batısı ve doğusundaki faylar da tetiklendi. Bu yüzden 80 kilometre uzunluğunda 20 kilometre genişliğinde bir artçı dağılımı söz konusu. Bir çeşit deprem fırtınası diyebiliriz. Bu artçılardan çok fazla etkilenmeyeceğiz. 3 büyüklüğünde, 4 büyüklüğünde olan depremler. Deprem 6.9 büyüklüğünde olduğu için 5.4 civarında da artçılar gerçekleşebilir.”
“Bu binaların yıkılacağı 20 yıldır biliniyordu”
Deprem master planı vurgusu yapan Sözbilir, “Deprem master planı hazırlanmalı. Bizi etkileyecek faylar nereden geçiyor, bu fayların üzerinde yapı stoku nedir bilmek gerekiyor. Örneğin Tuzla fayı 6.9 büyüklüğünde deprem üretirse İzmir’de hangi alanlar etkilenecek, bunları önceden görme şansımız var. 1999-2000 yılları arasında Türkiye’de ilk kez İzmir’de deprem master planı yapıldı. Ona göre, şu anda yıkılan tüm binaların yıkılacağı zaten biliniyordu. Bu binaların yıkılacağı 20 yıldır biliniyordu. Yapılması gereken şey; doğal afet riski taşıyan binaları yıkıp yeniden inşa etmekti. Bu mekanizmayı hızlı bir şekilde yeniden kurmamız gerekiyor” dedi.
“Tuzla fayında, depremden sonra sıcak sularda artış oldu”
İzmir fayının, en son 1688 yılında kırıldığının ortaya çıktığını dile getiren Sözbilir, şöyle devam etti: “İzmir fayı çalışmalarında, bu fayın 1688 depremini ürettiğini saptadık. İzmir’in en yıkıcı depremiydi. Yani bu fay 330 yıldır kırılmıyor ama İzmir fayının kırılma aralığı daha yüksek. Dolayısıyla bu fayla ilgili kentimizi iyileştirme şansımız var. Örneğin Seferihisar fayı deprem tekrarlama aralığı olmayan bir fay. Bununla ilgili çalışma yapılması gerekiyor. Tuzla fayında, depremden sonra sıcak sularda artış oldu. Jeotermal akışkanlar yüzeye geldi. Yani depreme karşılık verecek şekilde etkilenme oldu. Bu faya göre senaryo oluşturduğumuzda, Menemen Ovası, Bostanlı, Karşıyaka, Alsancak, Bornova, Bayraklı, İnciraltı, Güzelbahçe, Urla, Gülbahçe depremden daha fazla etkilenir. Seferihisar, İzmir, Tuzla, Gülbahçe ve Yağcılar fayında hendekler açtık. Bu faylar ne zaman deprem üretti, bu soruya cevap bulamaya çalışacağız ancak çalışmanın sonuçları 2-3 ay içerisinde ortaya çıkacak. İzmir özelinde hangi fayın deprem üretme aralığı daha yakınsa ortaya çıkacak ve ona göre bir deprem senaryosu yapmak gerekiyor.”
“Tsunami tehlike haritasının oluşturulması gerekiyor”
Tsunami konusunda da değerlendirmede bulunan Sözbilir, “Samos fayı deprem üretti ve tsunami etkisi oldu. Yaşadığımız tsunami, çok küçüktü ama gelecekte deprem oluştuğunda kıyılarımız tsunami tehlikesi altında olacaktır. Hem güney hem de batı kıyılarımız tsunami etkisinde kalabilir. Geçmişte nerede tsunami oldu çalışma yaparsak eski tsunami izlerini bulabiliyoruz. Bunun için Türkiye ölçeğinde tsunami tehlike haritasının oluşturulması gerekiyor” sözlerine yer verdi.
“Deprem Bilim Kurulu kurulsun”
Sözbilir, Deprem Bilim Kurulu kurulması gerektiğini savunarak, “Burada büyük bir bilgi kirliliği var. Önümüzdeki 100 yılın depremlerini sıralayan profesörler var. ’10 gün içinde deprem olacak’ diyenler var. Bunların söylenmesi yasaklanmalı. Türkiye ölçeğinde Deprem Bilim Kurulu kurulsun, bu konuda en iyi 10 insan konuşsun, halkı onlar yönlendirsin” ifadelerini kullandı.
Ceren Atmaca – Sinan Yeniçeri
SPOR
06 Kasım 2024EĞİTİM
06 Kasım 2024SPOR
06 Kasım 2024SPOR
06 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.