DOLAR 34,9739 0.16%
EURO 36,7420 0.28%
ALTIN 2.974,72-1,04
BITCOIN 35450741,35%
Mersin
11°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Yazar Ali Havare İle Söyleşiler…

Yazar Ali Havare İle Söyleşiler…

ABONE OL
21 Ağustos 2024 02:10
Yazar Ali Havare İle Söyleşiler…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yazar Ali Havare İle Söyleşiler…

 

Soru 1: Merhaba Ali Bey! Sohbetimize başlarken kendinizden biraz söz eder misiniz?

Merhaba Hüseyin Bey! Çok kısa, özetin özeti biçiminde kendimden söz etmeye çalışayım. 1961 yılında Hatay’ın Samandağ ilçesinde doğmuşum. İlk, orta ve lise eğitimimi aynı ilçede tamamladım. Yüksek öğrenimimi Diyarbakır Üniversitesi (Daha sonra Dicle Üniversitesi adını aldı.) Fen Fakültesi Sağlık Fiziği Programında yaparak 1985 yılında mezun oldum. 1987-1993 yılları arasında ise Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik Ana bilim dalında kuramsal fizik alanında yüksek lisansımı ve doktoramı tamamladım. Aynı yıllar arasında aynı üniversitenin Fen Fakültesi Fizik Bölümünde araştırma görevlisi ve 1993-1995 yılları arasında ise öğretim üyesi (Yrd. Doç. Dr.) olarak görev yaptım. Dicle Üniversitesinden istifa ederek Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümünde Yardımcı Doçent Doktor olarak 1995 yılında göreve başladım. Üniversitelerarası Kurulun onayı ile 2006 yılında doçentlik unvanını almaya hak kazandım ve 2013 yılında profesörlük kadrosuna atanarak profesörlük unvanını aldım. 2013-2019 yılları arasında Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü başkanlığını yürüttüm. Bunun yanı sıra 2015-2018 yılları arasında Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü, eğitim komisyonu üyeliği, Fen Edebiyat Fakültesi Yönetim Kurulu üyeliği gibi idari görevlerde bulundum. Ayrıca, TÜBİTAK Lise Öğrencileri Bilim Proje Yarışmalarında 2009-2014 yılları arasında jüri üyesi ve uzman olarak görev yaptım. Bu görevlerin yanı sıra Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Halka İlişkiler ve Reklamcılık bölümüne devam ederek lisans programını üç yılda bitirdim. Akademik ve memuriyet hayatımı bitirmek adına Kasım 2019’da Mersin Üniversitesinden emekli oldum.

Akademik çalışmalarımın yanı sıra, son yıllarda, değişik konularda (Yaşamı Fizik ve Felsefenin Kavramlarıyla Anlamak, Fizik ve Evren, Zamanın Anlamı ve Yönetimi, Fizik ve Yaşam, Evreni Anlamanın Yolu Fizik, Doğadan Topluma İletişim ve Etkileşim, İletişimde Temel Sorunlar, Problem Çözme Yöntemleri, Sunum Hazırlama ve Sunum Teknikleri, Proje Döngüsü Yönetimi, Bilimsel Proje Danışmanlığı Eğitimi, Proje Uygulamaları Eğitimi, Temel

Eğitim Öğrencileri İçin Hedef Belirleme İlkeleri, Öğretmenlik Meslek Etiği, Kamu Çalışanlar İçin Etik İlke ve Kurallar, Bilimsel Etik, Yaşam Boyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitiminde Eğitim Öncesi, Süresince ve Biterken İzlenen Yol, …vb.) farklı hedef kitlelerine (ilk, orta ve lise öğrencileri; Milli eğitime bağlı devlet ve özel kurumlarda çalışan öğretmenler, üniversite öğrencileri, üniversite ve diğer kamu kurumları ve özel şirket personeli, sivil toplum kuruluşları, belediye personeli, Serbest meslek grupları, …vb.) yönelik pek çok seminer ve konferans verdim.

Akademik uğraş alanlarım: Kuramsal Yüksek Enerji ve Plazma Fiziği, Matematiksel Fizik ve Kütlesel Çekim ve Evrenbilimdir. Bunun dışında, son yıllarda halka ilişkiler ve iletişim, bilim felsefesi, bilim tarihi, meslek ve bilim etiği, proje eğitimi, zaman yönetimi, yaşam boyu öğrenme ve yetişkin eğitimi, …vb. alanlar ile ilgilenmekte ve bununla birlikte bazı fizik kavramlarını diğer bilimlerdeki ilgili konularla ilişkilendirmeye çalışarak özgün modeller ortaya koymaya çaba göstermekteyim. Bu uğraşıların yanı sıra her gün, bir şeyler öğrenmeye çalışmakta ve kendimi sürekli öğrenci olarak görmekteyim… Emekliyken de öğrenci olmak mükemmel bir duygu! Evliyim ve bir kız babasıyım. Eşime ve kızıma sonsuz teşekkür ediyorum her an ve her mekânda, iyi ki dünyamda varlar…

Soru 2: Peki teşekkür ediyorum. Şimdi de yazmış olduğunuz kitaplarınızın içeriğinden söz eder misiniz?

Tabii ki! “Şiirimsi Şiirlerim-1: Güzel Şeyler Üstüne (Güzellikler Sarsın Dünyamızı)” adlı kitap birinci kitabım, Aralık 2021’de yayımlandı. İkinci kitabım ise, “Şiirimsi Şiirlerim-2: İnsansın Dostça Sev-Geç-Aşka” adlı kitaptır ve bu da Ağustos 2023’de okuyucu ile buluştu. Her iki kitabım da İkinci Adam Yayınlarından çıktı. Baştan şunu belirtmek isterim ki; ben, şair ya da şiir yazarı olarak kendimi görmüyorum. Yazdığım kitaplara belki de şiirimsi tarzında denemeler de denilebilir, bilemiyorum, yorumu okuyucularıma bırakıyorum. Ancak kendimle, eşimle, çocuğumla, toplumsal ve doğasal çevremle ve en genel anlamda evrenle ilgili düşüncelerimi, duygularımı, beklentilerimi ve önerilerimi bir biçimde ifade edebilme veya sunma isteyişim yıllar boyunca vardı içimde. Yıllar öncesinden başlayan ve

günümüze kadar süren bu istek, ara sıra içimi yoklayarak ve bazen beni zorlayarak bir şeyler yazmama aracı oldu. Bu vesileyle yazdığım yazıları, pek çok seçenek arasından “Şiirimsi Şiirlerim” adını seçerek adlandırdım. Şiir ile ilgili düşüncelerimi, Şiirimsi Şiirlerim-1 kitabımda yer alan “Şiirimsi Şiirlerim” adlı söz diziminin bir yerinde

“… Şiirler sözcüklerin sıralanmasıdır uyaklı, anlamlı ve bağlamlı / Bazıları doğrudan ileti gönderir okuyucusuna düz anlatımlı / Bazıları ise dolaylı söz dizimi ile içerir gizem veya değişmeli anlam / Yakın veya uzak yine de aranır şiirlerde betimler arasında bağlam / Mısralar arasında ve kıtalar arası geçişlerde bütünlüktür aranan / Duygu betiminin yoğunluğudur şiiri diğer edebi eserlerden ayıran.…”

Biçiminde ifade etmiştim. Yorumu, okuyucularıma bırakıyorum. Birinci kitabımda yer alan şiirimsi yapıları da içerdikleri konu bakımından sınıflandırdığımda bir grup şiirim bu kitapta yer aldı ve bu şiirlerin tümüne “Güzel Şeyler Üstüne” adını vermek istedim. Çünkü bu kitapta yer alan şiirlerimin hepsi; güzel duygular, düşünceler ve olmasını arzuladığım şeyler üzerine yazılanlardır. Bu kitapta, bana göre, şiirsellik özelliği taşımayan sözlerimle düşünsel, duygulu ve duygusal evrenimi yansıtmaya çalıştım kendime ve bu sözlerimi okuyacak olan herkese. Kendime çünkü önce kendimi keşfettim yazdıkça, kendimi sorguladım ve kendimi öğrendim; öğrendikçe kendimi, mutlu oldum ve aynı zamanda üzüntü de duydum, doğaldır ki bazen de hayıflanarak. İkinci aşamasında ise toplumsal ve doğasal çevreye bakış açımı sorguladım. Sorguladıkça duygulanarak pek çok şey öğrendim ve öğrendiklerimi ifade etmeye çalıştım birinci kitabımda yer alan sözlerimle… Örneğin; hayatta öğrendiğim ve önemsediğim ve çok da içselleştirdiğim bir kavram var ki, hep sözü edilen, ancak pek yaşanmayan, yaşanıyormuş gibi yapılan, dostluk! Dünyada geçmişte, şimdi ve gelecekte yaşamış, yaşayan ve yaşayacak olan her varlığın kendine sorun edindiği bir kavram, bir durum, bir arzu, bir mutluluk anahtarı, yaşama bağlılık, yaşam yoldaşlığıdır, dostluk! Bununla ilgili düşüncelerimi bakın nasıl ifade etmişim “Güzel Şeydir Dost Olabilmek” adlı şiirimde:

“… Güzel şeydir dostlar sofrasında / Acıları paylaşmak ve yaşamak / Karşılığı olmadan/ Güzel şeydir duyumsamak dostluğu / İnsanın ruhunda ve tüm bedeninde / Sorgulamadan/ …”

Bir başka örnek ise hayat ve yaşam! Yaşamak güzel bir şey. Var olmak, bu yaşadığımız dünyada çok güzel bir gerçeklik! Peki, kim adına, nasıl, niçin, nerede, ne zaman ve ne uğruna yaşamalı insan? Bu sorulara yanıt verilmeli bence, gerekçeleriyle birlikte ve yaşayan insanı ikna ederek! Bu soruların yanıtlarının hemen verilmesi ve verilen yanıtların geneli kapsaması oldukça zor. Çünkü bu soruların yanıtları her insanın iç ve dış dünyasında gizli ve o kadar da gizemlidir! Bu soruları kendimce yanıtlamaya çalıştım; çevremi gözlemleyerek ve kendi duygularımı, düşüncelerimi, isteklerimi, beklentilerimi de katarak, öznel bir biçimde yazdığım şiirlerimde. Örneğin; “İnsansal Olanı Yaşa” adlı şiirimden

“… Yalnızca nefes alıp vermek değildir yaşamak / Yeri geldiğinde gülmek, özlemek ve hatta ağlamak / Bunun yanı sıra devinimli olmak, çalışmak, üretken olmak / Doğaldır ki düşünmek ve düşündürmek sonsuzluğa dalarak / En önemlisi sevgiyi hissetmek ve hissettirmektir duygulanarak / …” biçiminde betimleye çalışmıştım hayatı…

Şiirimsi Şiirlerimin devamı olan ikinci kitabım ise “İnsansın Dostça Sev-Geç-Aşka” adıyla kendine kimlik kazandırdı. İnsana dair pek çok olgu, olay, duygu, düşünce, kavram, ortam, durum, soru ve sorun söz konusudur. Ben de ikinci kitabımda bu çoklu evrende yer alan kavramlardan aşkı, sevgiyi, dostluğu, hayatı, renkleri ve ölümü konu edindim. Örneğin; sevgi ile ilgili, “Ey âşık, koşul yoksunudur gerçek sevgi, ne olursun koşulsuz sevgiye harca zamanını! Unutma, koşulsuz sev ve böyle geç aşka ve aşkı da koşulsuz yaşa!” sözü ile koşulsuz sevgiden söz etmiştim. Kitabımda buna benzer sözler de yer almaktadır, şiirlerin yanı sıra. Örneğin eşime atfen yazdığım “Baharım” adlı şiirimden aldığım

“… Dirimsel enerjim tükenip göç sırası bana geldiğinde / Baharım olarak yolcu edeceksin sevinç ve hüzünle…/ Ayrılırken dünyadan ve senden / Gözyaşlarının sesini dinleyeceğim işitirken sesini gülümsemelerinin… / Gideceğim mekânda / Yine sen olacaksın yanı başımda / Bıraktığım durumda / Baharımsın / Ve baharım kalacaksın / Sonsuza dek ruhumda…”

Sözlerle sevgiyi kendimce ölümsüzleştirmişim, belki de…

Birinci kitabımda ele aldığım dostluk kavramına bu kitapta bir bölüm ayırdım. Neden mi? Çünkü henüz tanımlanamayan ve üzerinde çokça konuşulan konulardan biri, bence! Öyle ki, pek de yaşanılmayan, yaşanılamayan bir duygu… Dostluk ile ilgili şiirlerden oluşan bölümde her bir şiirin başında etkilendiğim bazı yazarlara göndermelerim vardır, kendi yazdığım sözlerimle… Buna bir örnek

“Dostluk; oksijeni bol tertemiz bir hava, çok berrak ve doğal bir su, zehir değmemiş çok verimli bereketli bir toprak ve emekle kazanılan değerler üstü bir değer olan ekmek gibidir. Diyesim: En değerli ve saygıdeğer bir gereksinimdir; hava, su, toprak ve ekmek kadar! Dostluk: Okunması gerektiğine inandığımız bir kitap gibidir aynı zamanda; beğenmediğimiz sayfaları mutlaka olacaktır, az da olsa. Ancak o sayfalar için tüm kitaptan vaz geçilmemelidir. Vaz geçiliyorsa dostluk kavramının özü kavranamamış demektir!”

Dostluk Sofrası-I adlı şiirden bir parça sunmak isterim: “… Ne güzeldir / Dostlar sofrasında / O olabilmek / Sen olabilmek / Ben olabilmek/ Biz olabilmek / İçten samimi ve dürüst… / Ne güzeldir / Dostlar sofrasında / Biz olurken / Harfleri sözcükleri sözleri / Düşünceleri ve duyguların renklerini / İçebilmek / Sessiz bir akşamüstü / evren eşliğinde / Şarap içer gibi…”

Ayrıca “Ey Ben Ey Sen” adlı şiirimden bir parça sunmak isterim sevgili şiir okurlarına:

“… Ey ben ey sen / Sürgit uzanan evrenin / Derinliklerine dal geçerek kendinden / Bedenini bırak olması gereken yere / Yalnızca ruhunla var et kendini her şeyinle / Varsa bilimce bilinen / Ya da bilinmeyecek olan hiçbir zaman / Evrenin merkezsiz merkezine doğru / Sürdür yolculuğunu / Artık boşluktasın varlığınla / İçindeki doluluğu bırak evrenin boşluğuna / Bilincin yayılsın tüm boşluğa dalga dalga / Arındır kendini tüm olumsuzluklardan / Bir melek ol ya da yalın temiz saf bir insan / Sınırsızlığa ve sonsuzluğa bırak kendini / Evrenin denizinde yüz balıklar misali / Ya da havada uçan kuş gibi / Var ederken boşlukta kendi benliğini / Kendine yabancısın yaratıklar arasında / Kendini bir bütün olarak görmelisin / Dış mekândan bakan bir gözlemci gibi…”

Sanırım bu kadar örnek yeter. Bu örneklerle hangi temaları konu edindiğimi anlatabildiğimi düşünüyorum.

Soru 3: Peki çok teşekkürler. Kitaplarınızla ilgili olumlu dönüşler var. Bu başarınızın sırrı nedir? Yaşadığınız bu duyguyu tarif edebilir misiniz?

Biliyorsunuz, en az okunan şiirdir, edebiyat dünyasında. Şiir okumak bambaşka bir duygu, içten gelen bir istek… Sabır ve çok yoğun odaklanma gerektirdiği için de çok yüksek bir enerji gerektirir. Ayrıca özel bir sevgi de baş koşuldur şiirle içli dışlı olabilmek için. Bu bağlamda değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum okuyucularımızı, şiir sevenleri. Bu nedenle olumlu olumsuz dönüş yapan tüm şiir okuyanlara, şiir sevenlere çok teşekkür ediyorum. Pek çok kişiden değerlendirme ve yorum aldım, hepsi benim için çok değerli… Her bir değerlendirme yol gösterici olacaktır bundan sonraki yaratılarımda… Her şiir kendine özgü bir kimlik kazanır yazarından bağımsız olarak, kanımca. Her bir şiir okuyucusuyla buluştuğunda okuyucunun duygularına ve beklentilerine ne kadar hitap ettiğine bağlı olarak o şiir okuyucusuyla bağ kurar. Bu bağ da dolaylı olarak o şiirin yazarıyla kurulmuş olur. Bu bağlamda değerlendiririm şiirlerimle ilgili dönüşleri. Her bir şiirimle kurulan her bir bağ benim için çok anlamlı ve çok değerli. Bu da benim başarımı artırır. Her bir dönüt, olumlu ya da olumsuz oluşundan bağımsız olarak, beni çok duygulandırır. Çünkü size özgü olan bir değere sizin dışınızda birileri değer veriyor ve onu dünyasına katıyor, bundan çok daha anlamlı bir duygu düşünemiyorum. Sır dediğimiz şey duygu aktarımı ile ilgilidir. Bir şairin başarısının sırrı kendi dışındaki kişilerle ne kadar duygudaş olduğu potansiyeli ile ilişkilidir diye düşünüyorum. Ayrıca her bir dönütte kişi etkilenmiş olduğu şiirlere ya da sözlere gönderme yaptığını gördüm. Bu göndermelerde yer alan şiirler ve sözler birbirlerinden oldukça farklıdır. Bu durum da beni mutlu ediyor. Nedeninin de şu olduğunu düşünüyorum: Şiirlerime yüklediğim duyguların spektrumu genişmiş. Şiirlerime geniş spektrumlu duygular yüklemiş olmam işin sırrı olabilir mi, acaba?

Soru 4: Peki yazma sürecinden söz edebilir misiniz? Yazarken neler hissediyorsunuz? Size ilham veren şey nelerdir?

Önce, isterseniz, bir günümden söz edeyim: Her sabah 06.30’da kalkarım, Kızıl (köpeğimiz, canımız) ile ormanda bir saatlik yürüyüşümüzü yaparız. Dönüşte iki saat küçücük bahçemizde bir şeylerle uğraşırım. Kahvaltı sonrası kitap okuma saatimi uygularım. Öğle arası bir saatlik dinlenmeden sonra yine kitap okuma bölümüne geçerim. Akşam yemeğinden sonra saat 18.00 ile 19.30 arasında yine Kızıl ile ormanda yürüyüşümüzü yaparız. Saat 21.00 ile 01.30 arası serbest zamanım: şiir okuma, şiir ve deneme yazma zamanım… Şiirlerimi genelde gece yazarım. Ancak gündüzleri bazen kafamda taslaklarını oluştururum. Bu taslakları, bazen yürüyüşümü yaparken, bazen bahçede çalışırken, bazen bir şey izlerken veya bazen de bir şey okurken veya hatta birileriyle konuşurken yaparım. İlginç bir şey söyleyeyim size: Gece yatağa girdiğimde kafam şiir ile dolar; sözcükler, simgeler, imgeler, duygular, düşünceler uçuşur dururlar. Pek çok şey gelir usuma, çoğu zaman onları yazmak için kalkmam yataktan, ancak sabah olur unutmuş olurum, arkasından da hayıflanırım… Bazen Bir kitap ( roman, öykü, deneme, bilimsel, felsefe vb. ) ya da bir şiir okurken bir anda bir şey gelir usuma, onu not alırım. O not daha sonra bir şiire dönüşebilir. Ya da yolda giderken, yürüyüş yaparken, bahçede çalışırken, biriyle konuşurken düşünsel ve duygusal boyutlarda her hangi bir şey yaşıyorsam, o an benim için şiir konusu olabilir. Veya karşılaştığım bir olay veya yaşadığım bir olay beni etkileyebilir ve bu olay benim için şiir konusu olabilir. Her türlü temayı konulaştırır ve onun üzerinde oldukça düşünürüm: İnsan, aşk, sevgi, hayat ve ölüm, dostluk, güzellik, doğa, evren…, vb. Yazarken çok mutlu oluyorum, bazen de betimlenemez duygulara kapılıyorum. O duygular ki beni soyut evrenlerde gezdirirler; bazen tüm renkleri görürüm, kimilerini yakından kimilerini ise oldukça çok uzaktan, ancak hissederim farklı derecelerde… Benim ilham kaynağım her şey… Son olarak, bir de şiir yazma sürecinden söz edeyim, kısaca. Daha önceden düşündüğüm bir temayı ve tasarladığım biçimiyle yazmaya koyulurum, notlarım varsa onlardan yararlanırım. Betimlemeler çoğu zaman beni bambaşka bir temaya götürebiliyor ve daha önce düşündüğümden oldukça farklı bir taslak çıkar. Bu taslağa daha sonraki günlerde defalarca dönerim. İçime sininceye kadar düzeltmeler ve gerekirse eklemeler yaparım. Son halini alınca tarihini atarım.

Soru 5: Anlıyorum. Aileniz ve yakın çevrenizden aldığınız dönüşleri paylaşmak ister misiniz?

Ailemden çok olumlu yanıtlar aldım. Özellikle yakın arkadaş ve dost çevrem tarafından benim için çok değerli değerlendirmeler yapıldı. Her bir dönütte etkilenmiş oldukları şiirlere ya da sözlere gönderme yaptıklarını gördüm. Bu göndermelerde yer alan şiirler ve sözler birbirlerinden oldukça farklıdır. Bu durum da beni mutlu ediyor. Nedeni de, daha önce belirttiğim gibi, şu olduğunu düşünüyorum: Şiirlerime yüklediğim duyguların spektrum genişliği…

Soru 6: Teşekkürler. Yeni bir kitap projeniz var mı? Varsa kısaca almak isterim.

Evet var. Birden fazla kitap projem var: Şiirimsi şiirlerime devam ediyorum, üçüncüsünün taslağı bitti, dördüncüsünün taslağını oluşturuyorum. Bunların yanı sıra kavramlar üstüne yazdığım deneme tarzında bir kitabımın taslağı üzerinde çalışıyorum.

Soru 7: Son olarak sizi okuyan, takip eden okurlarımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Şiir okuyan ve şiir sevenlere “Şiir Dünyası” adlı şiirimden (henüz basılmamış) birkaç satırla selamlamak isterim geleceğe doğru…

“… Şiirdir seni kurtarır hüzünlü atmosferden / Şiirdir seni attırır cehennem ateşinden / Şiirdir seni götürür cennet bahçesine / Şiirdir seni yüzdürür evren denizinde… / Şiirdir seninle konuşan simgelerle / Şiirdir seni buluşturan diyar-ı imgelerle/ Şiirdir seninle yola çıkan soyut atmosferlere… / …. / …/ Şiir yaşatır sana hayatın tüm renklerini /Şiir söyletir sana hayallerini / Şiir aşkı sunar sana kadehlerde / Şiir çiçekleri sunar sana buketlerle / Şiir özlemleri kopartır sana yıldızlardan / Şiir yağmur yağdırır sana gözyaşlarından / Şiir sevinçlerini ektirir gök atlasına renkli duygularından / Şiir kar yaptırır topak topak upuzun saçlarından… “

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.