Yazar Şule Anıl Sonkaya İle Söyleşiler…
Soru 1 : Şule Hanım öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?
1984 Konya doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Konya’da tamamladım. Çocukluğumdan beri idealim ve hayalim edebiyatçı bir yazar olmaktı fakat çevremin telkinleri ve ısrarlarıyla lisede sayısal alana yönelerek Hacettepe üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Fakültesini kazandım. Böylelikle Ankara’da üniversite hayatına başlamış oldum. 2007 yılında mezuniyetimle beraber fizyoterapist olarak aktif iş yaşamıma başladım. Yıllar geçse de içimde ukde olarak kalan Edebiyat arzusu beni çocukluk hayallerimin peşinden sürükledi ve bu kez gönlümdeki bölüm için ikinci kez üniversiteye başlamış oldum. Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okurken bir yandan da kitap çalışmalarımı yürüttüm.
Nihayetinde çocukluğumun renkli hülyası olan Edebiyat bölümünden de mezun olarak hayallerimi bir nebze de olsa gerçekleştirebildim. Şu anda hem kamuda fizyoterapistlik mesleğimi icra ediyorum hem de kitap çalışmalarımı sürdürüyorum. Bir yandan da on bir yıllık hasret ve bekleyişten sonra kavuşabildiğim kızımı büyütüyorum.
Soru 2 : Peki teşekkür ediyorum, yazmış olduğunuz kitaplarınızın içeriğinden bahsedebilir misiniz?
İlk kitabım deneme ve şiirlerden oluşuyor. Bu benim için kendimi kendime ispat etme girişimimdi. Aslında amacım roman yazmaktı ve ilk yazacağım romanın taslağı kafamdaydı. Fakat ona başlamadan serbest olarak yazdıklarımı derleyip kitap haline getirdim ki fiziksel olarak bir kitap çıkarabileceğimi görüp onun motivasyonuyla roman yazmaya geçeyim. Gönül Kanatlarımın Kalemi okuyucuyla tanıştığım bir girizgâh oldu benim için. Sanki yazarlık kapısının tokmağını vurmuş, kapı açılmış, okurun hanesine konuk olmuş ve tekrar davet edilmiş edâsıyla ikinci kitabım ve ilk romanım olan Asûde Bir Bahar kitabımı yazdım. Bu roman annelik üzerine yazıldı. Anneliği çok çetin mücadelerle elde etmiş, hasretini çektiği evladına çetrefilli yollardan geçerek kavuşmuş bir kadının gerçek hikayesi. Hem aynı zorluklardan geçenlere umut olsun, hem de kolaylıkla elde etmiş dahi olsa tüm annelere farkındalık ve şükür sebebi olması umuduyla yazdım.
Üçüncü kitabım Bağ Fâni Bağlar Bâki ise bir dönem romanı. 1870’li yıllardan başlayıp 2000’li yıllara uzanan dört neslin gerçek yaşantılarını anlatıyor. Uçhisarlı bir ailenin peribacalarının gölgesinde başlayan, Abdülhamit Han’ın Yıldız Sarayına uğrayıp oranın izleriyle Konya’ya ulaşan yaşanmış hikayeleri. Tabi kitapta tarih var, aşk var, umut ve hüsran var, Osmanlı’nın son dönemleri var, koca bir devletin sonu ve yeni bir milletin, devletin mücadelesiyle beraber küllerinden yeniden doğuşu var, bütün bunların içinde romandaki ailenin yaşam savaşı, ibretlik öyküleri ve okura “vay be!” dedirten yolculukları var. Aynı zamanda benim de ecdadımın memleketi olan Nevşehir Uçhisar’ın kültürü, medeniyeti, insanları var. Yazarken en çok emek verdiğim, araştırmalar yaptığım ve müthiş bir haz yaşadığım kitap son kitabım. O yüzden beni çok heyecanlandırıyor.
Soru 3 : Peki teşekkürler. Kitabınızla ilgili olumlu dönüşler var, Bu başarınızın sırrı nedir, yaşadığınız bu duyguyu tarif eder misiniz?
Yazarken ne kadar yazdıklarınızı hissedip, duygunun içine girerseniz o denli duyguyu karşıya geçirebilirsiniz. Yazmak kuru kuruya onlarca cümleyi arda arda dizmekten ibaret değil. Hissiyat çok önemli. Yazdığım olayı yaşıyormuşcasına ifade edip yüreğimde hissedemiyorsam yazmaya da devam edemem zaten. Böyle bir iş haz vermez insana. Çünkü yazarlık bir mecburiyet değil, gönül işi. O yüzden kitap yazma sürecimde yoğun bir duygu harmonisi içerisine giriyorum. Yeri geliyor hüngür hüngür ağlıyorum, yeri geliyor heyecandan uykularım kaçıyor. Bence okuyucuyu etkileyen de bu. Ben yazarken ne kadar etkileniyorsam okuyucu da o kadar etkileniyor. Yazarkenki ufkun derinliği, kitabın vücut bulurkenki ahengini, insanlar üzerinde bırakacağı tesiri belirliyor. Bunlardan bağımsız olarak bir de gerçek yaşanmışlıklar üzerine yazılmış romanların daha cezbedici olduğunu düşünüyorum. Benim romanlarım gerçek hikayeler üzerine kurulu olduğundan insanların o karakterler ve olaylar içerisinde kendini bulması daha kolay olabiliyor.
Soru 4 : Peki yazma sürecinden biraz bahseder misiniz, yazarken neler hissediyorsunuz, size ilham veren şeyler nelerdir?
Yazarken rahatlamayı ve neticesinde mutlu olmayı çok küçük yaşlarda keşfettim. Nerdeyse okuma ve yazmayı öğrendikten sonra hislerimi, yaşadıklarımı kelimelere dökmeye başladım. Ortaokul yıllarımda bir Türkçe öğretmenimin dikkatini çekti yazdıklarım. Yazma becerisini bana fark ettiren o öğretmenim oldu ve bana yazmayı asla bırakmamı telkin etti. Sonrasında da öğrencilik yıllarımda Edebiyat öğretmenlerimle hep yakın ilişki içerisinde oldum. On üç yaşındayken kendi çapımda bir roman yazdım. Edebiyatçı bir yazar olmak en büyük hayalimdi. Ama gelin görün ki hayat bambaşka rüzgarla çok farklı dallara estirip savurdu. Lisede farklı yönlendirmelerle sayısal alana geçince hayatım Edebiyattan uzak sahalarda şekillendi. Ama yine de ben yazmaktan hiç vazgeçmedim. Fizyoterapistlik mesleğinde on yıl emek verdikten sonra radikal bir kararla Edebiyat bölümü okumaya karar verdim. Bir yandan mesleğimi icra ederken diğer yandan yeniden öğrencilik kolay olmadı ama çok ilham vericiydi. Aynı süreç içerisinde bir de evladım oldu ve hayatım bambaşka bir renge büründü, yeniden bir anlam arayışına girdim ve belki de en büyük ilham kaynağım bu oldu. 2021 yılında kabuğumu kırarak kozadan çıktım ve ilk kitabım Gönül Kanatlarımın Kalemi ile yazarlık hayallerimi gerçekleştirme yolunda ilk adımlarımı attım. 2024 yılında dört yıllık Edebiyat eğitimimi tamamlayıncaya kadar toplam üç tane kitap çıkarmış oldum. Benim için hayatımın verimli dönemlerinden biriydi.
Yaşadıklarımın her biri benim için ilham esintileri.
Bu noktada okumanın da hayatî önemine değinmeden geçemeyeceğim. Okumak başlı başına bir kaynak. Boşalmak için dolmak, yazmak için önce çok okumak lazım. Bunu kendime hep şiar edinmişimdir. Önce okuyayım heybemi doldurayım. Okurken kâh yaralanayım kâh aydınlanayım. Sonra bildiklerimle yeni öğrendiklerimi duygularımla harmanlayayım. Kabaran yüreğim kalemime hükmeder nasılsa. Dolan taşar, taşan akar. Yazdıklarım en evvel kendime merhem olur. Ruhuma iyi gelir. Yaralarımı sarar. Gerisi ne olur bilemem… Kitabın sayfalarını ben yazıyorum, kaderini değil ya… O yüzden hep heyecanla, hevesle ve aşkla yazıyorum. Yazmak; benim için hayata ve dünyaya meydan okumak…
Soru 5 : Anlıyorum. Peki aileniz ve yakın çevrenizden aldığınız dönüşleri paylaşmak ister misiniz?
Ailem ilk başta oldukça şaşkınlardı. Edebiyat arzusunun bende bir çocukluk heyecanı olmadığını, bir yaşam tutkusu olduğunu anladılar. Keşke eğitim hayatımın en başından beri bu alanda yetişseydim, en verimli üniversite yıllarında ilgi alanımla ilgili birikim ve donanım kazansaydım diye hep düşündüğüm zamanlar oldu. Ama artık keşkelere veda edip, her işte bir hikmet vardır felsefesiyle önüme bakmaya başlayalı çok oldu.
Ailem neticede her şeye rağmen ideallerimin peşinden koşmamı desteklediler tabi ki. Kitaplarımı ilk okuyan ve heyecanımı paylaşan onlardı. Yakın arkadaşlarım ve sosyal çevrem bu girişim ve çabama hep saygı duydular ve destek oldular. Onların bu yaklaşımları beni oldukça motive ediyor.
Soru 6 : Anlıyorum, peki yeni bir kitap projeniz var mı?
Elbette. Yazmak benim için vazgeçilecek bir şey değil. Eğer öyle olsaydı çok farklı bir alanda olmama rağmen yıllar sonra yeniden içimdeki çocuğun yazarlık yazarlık hülyalarının peşinden gidemezdim. Kaldı ki yazmak benim için şarj olma meselesi. Yazdıkça anlamsız uğraşlarımdan, doyumsuz çabalarımdan arınıyorum. Her insanın bir yaşam tutkusu var ama her insan yaşam süresi içerisinde bunu keşfedemeyebiliyor. Ben bu konuda şanslıyım ve bunun için şükrediyorum.
Yeni yazma çalışmalarım, projelerim hep olacak inşallah. Yaşanmış gerçek hikayeleri romanlaştırmayı çok seviyorum ama bir gün tamamen hayal gücüme ait bir kurgu roman yazmayı da isterim.
Soru 7 : Açıklamalarınız için teşekkür ederim. Son olarak sizi okuyan, takip eden okurlarımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Bu yolculukta beni yalnız bırakmayan okurlarıma teşekkür ederim. “Yazmak yaraysa okumak merhem…” demiş kelam ehlinden biri. Ben, bana yara olanlar başkasına merhem olsun diye yazmaya başladım. Yoluma çıkan, yolculuğuma eşlik eden, yolum yoluna düşen tüm okurlarıma sevgilerimi ve selamlarımı yolluyorum. Daha geniş kitlelere ulaşmayı ve kendimi her seferinde daha da geliştirerek bu yolda ömrümü geçirmeyi bütün kalbimle arzu ediyorum.
SPOR
02 Aralık 2024EĞİTİM
02 Aralık 2024SPOR
02 Aralık 2024SPOR
02 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.