Yazar Nil Kılınçoğlu İle Söyleşiler…
Soru 1 : Nil Hanım öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?
Merhaba sevgili Hüseyin Baran. Ben Alacakaranlıkta Atbarah ve Ararat isimli şiir kitabının yazarı Nil Kılınçoğlu. 2 Haziran 1995’te Gaziantep’te dünyaya gelmiş yarı Antepli yarı Çerkez kozmopolit bir ailenin en büyük çocuğuyum. Yazarlığın ve şairliğin yanı sıra aynı zamanda sosyolog, aile terapisti ve fotoğrafçılık yapmaktayım. Şu an Gaziantep’te yaşıyorum. Daima yazmayı ve okumayı ve yaşarken öğrenmeyi kendine ilke edinmiş bir birey olarak zaman zaman seyahat ederek tarihin derinliklerinde unutulmaya yüz tutmuş kişileri ve olayları keşfetmeyi seven binlerce insandan yalnızca biriyim.
Soru 2 : Peki teşekkür ediyorum, yazmış olduğunuz kitaplarınızın içeriğinden bahsedebilir misiniz?
Aslında Alacakaranlıkta Atbarah ve Ararat bir şiir kitabı değil roman olarak okurların karşısına çıkacaktı ilk olarak lakin Ararat’a yazdığım yüz otuzdan fazla şiirin romanla beraber yitip gitmesine gönlüm razı olmadı. Ararat’a ondan habersiz yıllardır atfettiğim bu satırların tek bir kitapta ölümsüz olmasını ve okuyan herkesin feyz almasını diledim. O yüzden basılmaya hazır bir roman dosyası değerli okurların yüreğinde ölümsüz olmayı bekliyor. Halen gün yüzüne çıkmamış bir Atbarah ve Ararat öyküsü için oldukça heyecanlıyım.
Bunun yanı sıra yine bir dosya daha tamamlamış bulunmaktayım ki onun yeri ve önemi bende oldukça ayrıdır. İki yazarı konu alan bu roman için düşündüğüm tek şey bir an önce onu ellerimin arasına alıp okuyup bağrıma basmak. Velhasıl tutkulu bir yazar için yazdıkları her zaman bir diğer yazacağı şeyin teminatıdır diye düşünüyorum. Her gün ne yazsam diğerinden daha eksik ve yazacaklarıma biraz daha yaklaştığımı hissederek yazıyorum. Issız bir adaya düşsem sanırım yanıma alacağım üç şeyden ikisi kalem ve kağıt olurdu. Yazmak, yaşamaktır .. Nefes almaktır kâinata meydan okumaktır.
Soru 3 : Peki teşekkürler. Kitabınızla ilgili olumlu dönüşler var, Bu başarınızın sırrı nedir, yaşadığınız bu duyguyu tarif eder misiniz?
Alacakaranlıkta Atbarah ve Ararat benim 2009 Ağustos ayından beri kaleme aldığım ilk sergüzeştim. Onu bugünlere getirmek için yaşadığım duygu durumlarının yeri her zaman bende bambaşka olmuştur. Dile kolay 15 yıllık bir medcezir. İnsanın yaşadığı şeylerin günün sonunda kendine pozitif anlamda bir şeyler katması da hayatın başka bir yüzü olsa gerek. O günlerde yazarken yaşadığım ızdırabın ve sûkut içre kalışların aslında kendime bile meydan okumak olduğunun farkına bile varmadan yazıyordum yalnızca. Bugün dönüp ardıma baktığımda ve kitabı elime aldığımda gözümün önüne gelen tek şeyin şu olduğunu fark ediyorum, her zaman tek başıma olmuşum. Ve onca kalabalığın içinde devasa bir yalnızlıkta kendime koca bir dünya kurmuşum. O günden bugüne daha fazla gururluyum. Aynaya baktığımda gördüğüm Nil’e her zaman söylediğim yeğane şey; “direnmekten ve sevmekten iyi ki vazgeçmemişsin.” Sizde vazgeçmeyin. Düşlerinizi asla kimsenin boyunduruğu altında ezdirmeyin.
Soru 4 : Peki yazma sürecinden biraz bahseder misiniz, yazarken neler hissediyorsunuz, size ilham veren şeyler nelerdir?
Yazarken bana ilham veren yegane şeyin sevgi olduğunu hürriyet olduğunu söylemekten kendimi alıkoyamam. Ben anı yazıyorum ve yaşadığımı hissederek yazıyorum. Kimi zaman gecenin dördünde uykunun içinde, kimi zaman bir durakta otobüsün gelmesine beş dakika kalasıya o daracık zaman diliminde. En olmadık anlarda kendimi yazarken bulduğumda yüreğimden geçenlerin zihnimden silinmemesi için kalemsiz ve kağıtsız yaşamamaya gayret gösteriyorum. Yazmak, bir yazar için nefes alma biçimidir. Duruştur.
Soru 5 : Anlıyorum. Peki aileniz ve yakın çevrenizden aldığınız dönüşleri paylaşmak ister misiniz?
Söylediğim gibi 2009 yılının Ağustos’un da yazmaya başladığımda bundan kimsenin haberi bile yoktu ki o dönemde çocuktum henüz daha. Çocuk zihni; bizim coğrafyada asla değer görmeyen, göz önünde bulundurulmadan yaşanıp giden bir çocukluk yaşadım herkes gibi bende lâkin tomar tomar eskittiğim defterlerime dönüp bakıyorum da onlardan başka kimse sormamış hatrımı. İnanmamış kimse bana. Bugün de öyle. Çok takdir almış olsam da geçmiş zamanda elini omzuma koyan insan sayısının bir elin parmağını geçtiğini söyleyemem. Çünkü bizim insanımız böyledir, kimse iyi bir şey yaşasın istemez bizim insanımız. Kendine layık gördüğü güzelliklerin bir başkasının üzerinde duruşunu seyretmeye asla tahammül edemez. İnsanlara alıştım. Zor oldu ama zamanla buna da alıştım. Yüreğimi söküp gözlerinin önüne verdiğim insanların yüzüme sebepsiz kapattıkları kapılarının ardında vakur durmaya da alıştım. Bu satırları okurlarsa bir gün hepsini çaya davet ediyorum. Ve onları özlüyorum.
Soru 6 : Anlıyorum, peki yeni bir kitap projeniz var mı?
Olmaz mı tabi ki var. Bir değil birkaç tane. Bakalım yaşayıp göreceğiz. Kalemimin mürekkebi henüz tükenmedi. Çünkü hala insanım ve yüreğimin bir yerlerinde bir şeyler için acı çekiyorum, umut taşıyorum, zor olsa da kahkaha atıyorum ve birilerini her şeye teğmen hala seviyorum.
Soru 7 : Açıklamalarınız için teşekkür ederim. Son olarak sizi okuyan, takip eden okurlarımıza söylemek istediğiniz birşey varmı?
Şartlar ve koşullar ne olursa olsun düş kurmaktan ve mücadele etmekten asla vazgeçmeyin. Birini sevmekten korkmayın. Sonunda ölüm olsa bile bu sizi günün sonunda kahraman yapar. Kendinize biçtiğiniz değer sizi diğerlerinden ayıracak en önemli ayrıntıdır. Alacakaranlıkta Atbarah ve Ararat’ı kendi kitabım olduğu için değil coğrafyamızda sevginin ve mücadelenin vehametinden feyz almaları için mutlaka okunmalarını tavsiye ediyorum. Ve yüreğinin derinliklerine inmeyi başardığım herkesi sevgiyle selamlıyorum.
SPOR
11 Ocak 2025EĞİTİM
11 Ocak 2025SPOR
11 Ocak 2025SPOR
11 Ocak 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.