DOLAR 34,7221 0.07%
EURO 36,4603 -0.84%
ALTIN 2.949,30-0,41
BITCOIN 3351797-0,56%
Mersin
11°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Yazar Tevfik Serhan Bora İle Söyleşiler…

Yazar Tevfik Serhan Bora İle Söyleşiler…

ABONE OL
24 Ağustos 2024 17:08
Yazar Tevfik Serhan Bora İle Söyleşiler…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yazar Tevfik Serhan Bora İle Söyleşiler…

 

 

Soru 1 : Serhan Bey öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?

 

Merhabalar, öncelikle teşekkür ediyorum bu sohbet fırsatını sunduğunuz için. 1983 yılının kasım ayında Kadıköy Şifa hastanesinde, cerrah bir babanın ve bankacı bir annenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldim. Kültür yönetimi danışmanlığı yapan ve İstanbul’da yaşayan bir ablam var. Ben Kadıköy Anadolu Lisesi sonrası İstanbul Üniversitesi Biyoloji bölümünden mezun oldum ve kısa bir süre sonra Amerika (Boston)’a gittim. Burada hem bir dil okulunda iş bulup çalışmaya başladım hem de bir yandan iş yönetimi yüksek lisans programına devam ettim. Bu dönemde yaşanan baba kaybının etkisi 2017’ye kadar aralıksız sürecek manevi olarak sancılı bir dönemi de başlatmış oldu. 4üncü senemin sonuna doğru ülkeye geri dönüp yaptığım mevcut sektörde kendi şirketimi açma kararını aldım. Çok sayıda amerikan ve kanada asıllı eğitim kurumunun Türkiye distribütörlüğünü yapan şirketim 6 sene sektörde aktif faaliyet gösterdi ve çalışanlarımızla başardığımız bu başarılı yolculuk yüzlerce gencimizin en doğru yurtdışı eğitimle buluşmasına aracılık etmiş oldu. Bu 6 senenin sonunda baktım ki göndermem gereken bir öğrenci daha var o da kendim (Gülüyor). Elbette bu kararın verilmesinde 2016 senesinde sonbaharında başladığım ve uzun seneler devam ettirdiğim kendimle çalışma sürecimin ve kitabımda da altı çizilen bazı kilit insanların etkisi büyük. Ne bilmediğimi bilmiyorum dediğiniz an mucizeler gerçekleşmeye başlıyor.(göz parlaması) Bu dönemde kitabın ilk adımları da atılmış oldu diyebilirim, lakin o zaman ben bunun farkında değildim:) 2018 yazında İtalya’nın tıp sınavını vererek, Milan’a taşındım ve hayırlısı ile – çünkü bu tıp, kesin konuşmak mümkün olmuyor- seneye mezun olarak beyin cerrahisi uzmanlığıma başlamayı heyecanla bekliyorum. Nihayetinde (babamın) cerrah genini belli bir süre uyutabildik, öyle değil mi babası?

 

Soru 2 : Peki teşekkür ediyorum, yazmış olduğunuz kitaplarınızın içeriğinden bahsedebilir misiniz?

 

Bu kitap tüm insanların, yaşadığımız hayatın tümüne ve özellikle birbirilerine zamansız ve yargısız bir sevgi ile bakabilme penceresini açabilmeleri üzerine tasarlanmış kelimeler ve cümleler tableti, bir başucu kitabı olarak özetlenebilir. Türkiye’de ilk olmasını sağlayan farkı ise hem latin hem de braille olarak satılıyor olması ve fırsat eşitliğinin önemini vurgulaması. Hangi kopyayı okuyacaksanız, diğerini birine hediye etmek ve paylaşmak önemli. Hem içeriği hem de bu özelliği sebebi ile başta Bakırköy Belediyesi olmak üzere pek çok okulumuz eserimi kütüphanelerine örnek olması adına konuşlandırdı ve bu beni çok mutlu etti. Ek olarak gelirinin bir kısmının çok emektar ve çok özel bir öğretmenin öğrencilerine destek olarak katkıda bulunabilmesi de elimizden gelenin her damlasını aktarabilmek açısından hem ben hem de Safkan için ciddi anlam taşımakta. Bununla beraber her ne kadar kimya, fizik, biyoloji ve tıp okuduysanız ve her ne kadar kendi mental cimnastiğinize önem veriyorsanız kitap size ona göre de konuşacaktır çünkü mevcut bilgiye ve ilgili beyin bağlantılarına göre, kullanılan kelime ve cümle ilişkilendirmelerini çok farklı açılardan görebilmek de mümkün olacaktır. Ben halen tekrar tekrar okuyorum açıkçası ve halen bana yeni bir şeyler söyleyebiliyor!

 

Soru 3 : Peki teşekkürler. Kitabınızla ilgili olumlu dönüşler var, Bu başarınızın sırrı nedir, yaşadığınız bu duyguyu tarif eder misiniz?

 

Henüz bir bebeğim yok, dilerim yakında olur çünkü bu hissin ancak ona benzeyebileceğini düşünüyorum. Bu eserin ilk tohumları olan minik notlardan saymaya başlarsak toplam yazılma süresi 5 seneden fazla ve okurlarım bana tamamen kendi cümleleriyle ve ifadeleriyle daha da beyazlanmış (karalanmamış) kitap sayfalarını paylaştıklarında, onlara ne kadar fayda sağladığını söylediklerinde, aldıkları büyük kararlarda ne kadar onlara destek olduğunu ifade ettiklerinde gerçekten çok mutlu oluyorum. Daha da basit, daha da net, daha da yalın, daha da yargısız ve daha da zamansız olabilmesi için neredeyse hepa filtreden geçirilen kelimelerin, okurların ilgili güne kadar yetiştirdikleri kendilerinde; özledikleri, aradıkları, bulamadıkları çünkü belki de sadece hatırlamaları gereken kıvılcımları yaratmasını izlemek gerçekten müthiş anlamlı. Biliyorum ki her okur kitabı bitirdiğinde, ellerindeki kalem ile aldıkları notlar ile ortada (en az) 2 kitap oluyor ve bu kitap işte artık tamamen onların! Son olarak, yayınevimin -Yazardan Direkt- baştan sona desteği de elbette bu kitabın son halini almasında çok büyük rol oynadı.

 

Soru 4 : Peki yazma sürecinden biraz bahseder misiniz, yazarken neler hissediyorsunuz, size ilham veren şeyler nelerdir?

 

Anlatması en zor olan konu bu şüphesiz, lakin bunu bu hususun etrafında bir gizem perdesi yaratmak için söylemiyorum. Esas zorluk, zorlukların kitap bandrol alana kadar geçen süre içerisinde pek çok kez şekil değiştirmesi diyebilirim. En başlardaki zorluk aklınıza gelen orijinal bir fikir, bir ifade, bir yaklaşım, bir duygu tanımı ile ilgili kendinizi ciddiye almak. Ne var ki bu kesin düşünülmüştür, çok da orijinal değil aslında, ya da çok kısa veya buradan nereye gidebilir gibi sorular akılda dönebilir, gayet normal, önemli olan not almaya devam etmek. Bir süre sonra tüm yazıya dökülenler anlamlı arkadaşlıklar kurmaya başlıyorlar ve birbirlerini ama olumlu ama olumsuz etkiliyorlar. Bu olan biteni izlemek çok güzel yani esasında belli bir miktar yazıldıktan sonra o artık canlı bir varlık olmaya başlıyor ve tüm yazılanlarla iletişim kurarak kitap kendini oluşturuyor. Bu zaten bilimsel olarak da böyledir, bununla ilgili pek çok eser okumuş olmanın bana faydası olduğu doğrudur; DNA bu sebepten canlı bir organizma ile ilişkidedir, bu sebepten belirli sayıda amino asit bir araya gelerek bir fonksiyonel bir protein oluşturabilir, önce ortada birbiriyle ilişikli bir data olmalıdır ki ortaya anlamlı bir şey çıksın. Buna güvenerek yazamaya devam etmek, ikinci etaptaki zorluk denebilir, çünkü artık bu bir alışveriştir, yalnız değilsinizdir, kitabın kendi bünyesine kabul etmek istediklerine kitapla (data) ile birlikte karar verirsiniz. Bundan sonraki safhada ise artık bazı kelimeler şiir olmak, bazıları aforizma olarak kalmak bazısı ise bir hikaye anlatmak istedi, ben de engel olmadım. Son aşamada ise bazıları görsellerle birleşmek istedi ve hangi ressamla birleşmek istediklerine bile kelimeler karar verdiler. Safkan’ın etkisi çok önemliydi, onun gözlerini hiç kullanmadan algıladığı dünya ile bana tasvir ettikleri, onun etrafımızda her olan bitene bakış açısının farklılığı da, benim farkındalığım dahilinde veya haricinde muhakkak ilham verici oldu bazı ifadelerimin son halini almasında.

 

Soru 5 : Anlıyorum. Peki aileniz ve yakın çevrenizden aldığınız dönüşleri paylaşmak ister misiniz?

 

Kitap zaten babam ile başlıyor. Kendisi sağlam bir kitap kurdu idi, isterdim ki oğlunun bir kitap yazdığını görebilsin, okurlarından aldığı dönüşlere tanıklık edebilsin. Yazdıklarımı ne kadar ciddiye alırdı sayın bir şey beğenmeyen huysuz cerrahımız bilemem ama, sanıyorum ki ben yüzünden anlayacağımı anlardım. Seneye gerçekleşecek tıp mezuniyetimde de kendisini benzer şekilde anacağımdır. Annemin kitabı ilk eline alışında yanında değildim maalesef İtalya’da idim ve o İstanbul’da idi ama görüntülü konuşmaktaydık ve o video bende halen saklı, çok değerlidir. Daha sonra bana kitabımı 5-6 kez okuduğunu ve bazı ifadelerimi zamanla çözümlediğini ifade etti, bu da beni mutlu etti.  Bunun dışında en yakın arkadaşlarımdan dahi kitabımı almayanlar da oldu, en son 20 sene önce görüştüğüm insanın heyecanla telefonla aradığındaki coşkulu ifadeleriyle de karşılaştım. Kabul etmemiz lazım ki kitap ve kitap okuma hobisi oldukça özel ve kişisel bir konu, bu anlamda insanın çevresindeki büyük fotoğrafta her şey nasılsa bir şekilde dengeleniyor diyebiliriz. Yolculuğu en keyifli yolculuk, yazarlık olabilir – (lakin beyin cerrahisini de es geçemeyeceğim!)

 

Soru 6 : Anlıyorum, peki yeni bir kitap projeniz var mı?

 

Pek çok notum ve bazı küçük defterciklerim ve  telefonumda kocaman bir not bölümüm mevcut evet (heyecanlı!) Bazılarını Hatırla Mutfak yaklaşımı ile kitabın instagram sayfasına koyup pişiriyorum (Evet MSA’dan aldığım aşçılık diplomasının da uzanımlarını burada hissetmek mümkün:) Lakin henüz ikinci kitap mı olsun yoksa enerjimi bu eserin İngilizce’ye çevrilmesi ve global e dönüşmesine mi enerjimi aktarmalıyım henüz karar vermedim; lakin yalnız değilim, hem malum kitabın kendisi var hem de yanımda bir hayat arkadaşım. Tahmin ediyorum ki 2025-2026 döneminde aksiyon alacağımdır bu hususla ilgili.

 

Soru 7 : Açıklamalarınız için teşekkür ederim. Son olarak sizi okuyan, takip eden okurlarımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?

 

Oruç Aruoba beni çok etkileyen bir yazardı. Huzur içinde uyusun. Bir keresinde bir imza gününe 1 kişi gitmiş, sorduklarında ise: Bir kişi bile fazla – demiştir. Sadece bu ifadeye bir şiir yazabilirim lakin sadece bir açısından yaklaşıp şunu ifade edeyim; yani, bence onun ve benim ve eminim pek çok yazarın yaklaşımı satsın ve okunsun amacını birinci sıraya koymak değildir. Bu elbette önemlidir, neden olmasın, insanlara ulaşmasını istemediğiniz bir şeyi neden yazıya döküp kitap yapasınız?  lakin demek istediğim kendi düşüncemize ve kendimiz için en önemli ve anlamlı olanı korumak ve bunu çok detaylı ve ince ince işleyerek ifade etmeye çalışmak bence bizim kelimelerimizdeki kimyasalların bağlanacağı reseptörlere sahip insanlarda daha kalıcı ve anlamlı tepkimeler ve dolayısı ile sonuçlar ortaya çıkarabilecektir. Meşhur – Less is more – lafı burada yine yerini bulmaktadır. Bu aynı zamanda 2 şeye daha yarar; yolculuğunuzu ne olursa olsun baştan sonra sevmenize (çünkü her adımda inandığınız bir şeyi yapıyor olursunuz) ve ikincisi işler sıkışınca ve tünel kararınca ayağa kalkıp devam etmenize; çünkü garantisini veriyorum bunu kendiniz yapmanız gerekecek. (Bu son cümle hemen hemen hayatın her alanında geçerli bir ifade oluverdi!)  Eserimi okuyup da ben de yazabilir miyim? diyen insanlara yönelik olarak bunları ifade etmek istedim. Beni ve yazdıklarımı keyifle okuyan, bunu baş ucu kitabı yapan, elinde kalem hala üzerine notlar yazan, ya da belki sadece bir kere okumuş ama alacağının tamamını almış olan herkese de çok teşekkür ediyorum, yolculuklarında başarılar diliyorum.Bana her zaman kitabımın sayfası (@simdihatirla)’ndan direkt mesaj atarak ulaşabilir ve görüşlerini ya da ifade etmek istediklerini yazabilirler, bu beni hep çok memnun edecektir.  —— Son olarak size bana bu ifade alanını açtığınız için teşekkür ediyorum, sizin eserinizin de tüm ilgili okurlara ulaşmasını temenni ediyorum, başarılar diliyorum Hüseyin Bey.

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.